16 Eylül 2014 Salı

Şeytanın Unutkanlık Vermesi

Şeytanın insana yapacağı bazı hayırlı ve mubah şeyleri unutturduğunu Cenabı Hak Kuranı Keriminde haber veriyor. Nitekim şeytan rahmeti ilahiden kovulduğu zaman: insanları çeşitli hilelerle aldatacağını, günahları süsleyip iyi göstereceğini ve hayırlı amelleri terk ettirmeye çalışacağını açıkça beyan etmişti. İşte şeytanin insana başka şeyler hatırlatması, aklına başka şeyler getirmesi ile yapacağı mühim şeyleri unutturduğu ve bazen daha ehven işlerle meşgul edip asıl yapılacak hayırlı işleri bıraktırmaya ve bütün dikkatini lüzumsuz şeylere çekmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Şeytanın unutturmasını Cenabı Hak, şöyle haber veriyor:

[Bizim ayetlerimiz hakkında cahilane münasebetsiz sözlere dalanları gördüğün zaman, onlar Kur'andan başka bir sözle meşgul oluncaya kadar kendilerinden yüz çevir, Eğer şeytan sana bunu unutturursa, o halde hatırladıktan sonra artık o zalimler güruhu ile beraber oturma! .. ] En'am suresi 68.



Görülüyor ki, bu ayeti kerimede Allah Teala hazretleri, Kur'anı Kerim hakkında Hak hakikat hususunda, din ve mukaddesat aleyhinde bilir bilmez, yalan yanlış ulu orta konuşulduğu zaman öyle cahilane konuşmaların yanında durulmamasını ve hemen oranın terk edilmesini emrediyor. Eğer he. men kalkıp gitmek unutulursa: «Ve şayet şeytan sana bunu unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler güruhu ile beraber oturma!» diye, hatırlandıktan sonra gitmeye ruhsat veriyor... Anlaşılıyor ki, yapılacak mühim şeyleri bazen şeytanın unutturduğu oluyormuş.. Din ve mukaddesat aleyhinde konuşanlar elbette zalimlerdir... Böyle küstahlıklara rastlanırsa usulü dairesinde cevap verilmesi ve hiç olmazsa hemen oranın terk edilmesi icap eder... Fakat duruma göre, zaruretler belirir ve herhangi bir sebeple hemen ayrılmak olamazsa buna da ruhsat verilmektedir ... Fakat, kalben buğuz etmek ve o günahlı sözleri ve hareketleri kabul etmemek şartıyla...


                                                                                          

Nitekim bir hadisi şerif te Peygamberimiz (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurmuştur: «Her kim ki; bir masiyette, günahlı bir yerde istemeyerek -zaruretler icabı- hazır bulunur da, ruhu sıkılır, orada bulunmak ve durmak istemezse ve yapılanları kerih görürse sanki orada yok gibidir. Fakat, kim ki orada bulunmadığı halde o hale razı olur ve orada bulunmayı candan arzu ederse orada hazır olmuş gibidir.) (Berika) Demek ki, niyete göre günahlı yerde olmayı arzu etmek orada olmasa dahi aynı günaha ortak oluyor... Sevaplı işlerde de böyledir. Bakınız bu hususta Resulü Ekrem (S.A.V.) efendimiz bir hadisi şerifte ne buyurmuşlar: «Ebu Abdullah b. Cabir b. Abdullah"el-Ensari (RA.) dan şöyle rivayet olunmuştur: Bir Gazada (Tebük Gazvesinde) Resulullah ile beraber idik.. Resulü Ekrem şöyle buyurdular: Hastalıklarından dolayı Medinede kalan öyle adamlar vardır ki, her Yürüyüşümüzde ve herhangi dereyi geçtiğimizde niyetleri sayesinde sizinle beraberdirler. (Bir rivayet der) Onlar ecirde sizinle müşterektirler.» buyrulmuştur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder